TeknoSufi

"IKI KAPILI BIR HANDAYIM"

Sunday, February 26, 2006

Fener


Anımsıyor musun o geceyi?
Hani o “ hepmiz seyyahız, kendine göç eden seyyahlar” dediğin geceği?
Haberi Mine vermişti, Hür’ün haberini.. koşar adım sana gelmiştim.
Ne oldu bize sahiden pirim?
Düşler korkar oldu yürümekten , uykular korkar oldu rüya görmekten.
Bizim olan herşeyi kaybetmedik ki.
Senin gezgin ruhun o koca İstanbul’da yapayalnız.Benim ruhum burada bu ılık diyarda beden hapsinde bıkkın.
Simurg yuvasını özledim..
kahve yudumlamayı, sonra o hınzır fal seanslarını.. olacak mı bir daha?
O Soru hiç aklımdan çıkmıyor
-“ insan kendini özler mi sur?”
Sizleri bilmem ama fena biçimde özlüyorum, evet “biz” olduğumuz günleri özlüyorum.
Çaresizlik işte budur.

Masamın üzeri kitaplarla doldu taştı,
Oysa şimdilik sadece “yürüyorum”..
Ve o her şeyi görüyor, duyuyor ama müdahele etmiyor, ederse Tanrılığı kalmaz diyorum kendi kendime..avunuyorum.
“ sür hasrete” demek de zor anne, sadece senin için direniyorum.
ben geçmişimi özledim,
Şile’yi
Kelebek mevsimini
Yazın kiraz tadını ve senin sesini.. “suuuuuuuuur..oğlum kahven soğudu bırak şu kitapları”..
Ve iki sorunun tek yanıtı olan kelebek düşlerini..

Ya kopar filmi Tanrım
Ya da cinema scope yap perdeyi de diyemiyorum..
kimim ki ben?
İnan ama,
Siyah Beyaz da olsa kabulumdur.. yeter ki Mecnun Mum sönmesin.

Sufi.

Friday, February 24, 2006

Bir Düş

Önce o renkli, coşkulu elbiseleri dikkatimi çekiyor,
Sonra elleri.
Sanki
gece gördüğü rüyayı çizmiş avuçlarına.
Kahve kokusu var düşlerinde.
Lisbon’da kısa bir süre dinlenmek istiyor.
Neden burası?
-Kardeşim burada yaşıyor, diyor.
Sonra Anushka Şankar’ı soruyor bana, biliyorum diyorum, onu yıllar önce İstanbul’da babasının grubunda izlemiştim, o güzel yüzü. Anushkay’ı uzun uzun anlatıyor..
O Anushkay’ı anlatırken ben çoktan kendi falıma dalmıştım o avuç içi çizgilerin
düzenli, düzensiz, yer yer formel olmayan dağlımlarında..
Ne gördüm?
Ne okudum?
Bir “düş” bilek kıyısından havalanmıştı
yol ortasında
dönüp geriye bakıyordu..
O ben miyimdim , yoksa siz miydiniz?

Sufi.

Saturday, February 11, 2006

İşaret


Simurg aşiyanı nakkaşları ve müdavimlerine,

‘geceyi delerek uçan bir kuş gibi,
yaşar ruhum; hızlandıkça, daha da yakınlaşır şafak’..
şafağı yaklaştıran kalem ve fırçalara..

Sizin de işaretleriniz olacak,
Birkaç sözcük ile yanıtlayacaksınız,
Tüm soruları.
Baharı müjdeleyen gözleriniz?

İşaretleri olacak..

Pejmürde bir gülücüğüm ben,
Günler günlerini kovalayacak
Ve sizin sadece tebessüm etmenizi
Okumak isteyecek kağıtlarım, defterlerim
Eski bir tören gibi..

Bir güldür
Enis’in “Beş Gülü”nden kopardığım
“sizin için”..

Ne hızlı kurudu ömrümün hücreleri
“Ben” uyurken..
“Ben” uyutulurken..

Sufi.

Friday, February 10, 2006

Kek ve Akıl


Ama gecenin bir yarısında
çıkagelir Sarapis gene
Ve kehanette bulunur bir kez daha
Kalmasın işin aslı gizli diye..
T. Harrison

Siz hiç’e sayın “hürmeti” o pak hürmet ki milyonlarca can+o ten’e ruh verir her dem.
Hor görün o yüce adla özdeşleşen kocaman bir Tarihi, Medeniyeti, yetiştirdiği bilim çınarlarını..Hor Görün..
o en “ iyi bildiğiniz” nane! ..

Unuttuğunuz bir şey var!

Düşünsel yoğunluğunun yanı sıra, simgesel anlamlarıyla, eğretilmeleriyle şiirselliğe varan bir dil’in yolunu kaybediyorsunuz..üstün bir aklın çifte cinsiyetli ucube yaratığı olmanıza ramak kaldı..şansınız yaver giderse.. belki de katışıksız eril olan bir zihin, yine katışıksız dişil olan bir zihin gibi yaratıcı olursunuz ...(günün birinde)... o an kapınıza dayancağım o güzel kızı istemeye !

Unuttuğunuz bir şey daha var!

Çocukluğumda Annem yün yumağını havaya fırlatırdı, Portakal renkli o yumak havada asılı kalırdı!
( elbet ki benim düşümde)
Bizler, hor gördüğünüz o “öteki doğu” ( bizce ne Batı var, ne Doğu, o ayırım da size ait) düşlerimizi öldürmedik!
Elinizde, Avucunuzda bir “düş” bir de Akıl vardı !
Kalem “hürmetsizliği” şimdilerde her ikisini de felç etmiş sevgili günbatımı (Batılı) dostlarımız.
Yudumladığım kek üzerinden gülmsüyor “Akıl”!
Konuşmayı geliştirirken insanlık "guguk"(cuckoo), çın çın (ding dong) gibi doğal sesleri benimsedi, Peki, neden bugünlerde hep o tuhaf sesler duyuluyor dünyanın dört bir yanından:
Aman, Öf, Hop (Oops) hıı ? Kan meleği Condy sen bilirsin belki..

Unutmayın, Manolya bahçeleri bizimdir,
( ihlamur kasrı'nda kahve
yudumladığımız o öğleden sonra hatırı için j)
Cennet düşleri de.
Sufi.

Thursday, February 09, 2006

Taş

Sanırım en büyük sorunum her şeyi fazlasıyla düşünmem, üstüne gitmemdir.
Belki de birçok şey gibi fazlalık gelebilir.
Anladığım an önce kendim ikna olacağım..
Şimdilik doktorumu dinlemeliyim,
Az sigara içmeliyim, ama nasıl? Bunca olay, kışkırtma, adilik karşısında yeterince serinkanlı olamıyorum, bizden istedikleri ise ortada. Yüzyıllar boyunca süre giden kazanımları bile algılamak istemeyen kurak, taş kafa bir zihniyet var karşımızda.
Az sigara içmeliyim, ilaçlarımı zamanında ve kesintisiz almalıyım.
Geçen gün ara sokakta yürürken bir taş parçası dikkatimi çekti, elbet ki üzerine yazılan yazıdan söz ediyorum.
Ağrılarım bazen soluğumu kesiyor, belki de düşüncelerim ağrıyor, tenim değil!

Taş’ın fotoğrafını niye çektim?
Cuma Yağmur,
Cumartesi Kar,
Pazar günü ise her şey donacak! (Taş haricinde..)
Kalbimiz donmasın,
Gerisi kolay nasılsa.

Sufi.

Wednesday, February 08, 2006

Biz Diyen Sözcükler Kaynağı

Usulca, hatta Yumuşak
çağrının bin yolu yok,
birdir o,
Konuşmamak.
kolay sanılıyor, sanıyordum.
Canım ablam, Asu'um olmadı bak
bir sırrı tutamadım
"Sırrın olsun toprağa yakınlık"..
sonun ve o tanımdan yoksun başlangıcın ortasına mı konmalıyım.
ne zaman?
fısıldıyorum kendi kendime, Rosa fark ediyor ,
"arbol viviente estatua de la lluvia sur"...
(biz diyen sözcükler kaynağı sur)

evet,
buldum, buldum.. işte , üstelik su kasesi yok elimde
Antik hamamlarda hiç değilim..

Sizi çok seviyorum Anne,
Asu'um.

Sufi.

Tuesday, February 07, 2006

Pencere

Pencereleri açıktı,
Kimse perdeleri kapatmamıştı
ev boş, boş , boştu..
ama o küçük pencereden komşu avlusundaki ağacı izleyebiliyordum.
ev boştu,
her zamankinden daha boş
boş, boş, boş..
evin boşluğu kederlere boğmadı beni
yüreğim bilinmeyen, tarifsiz bir şeylerle doldu, doldu, taştı.
Güldüm.
Sonra döndüm:
bir sigara yaktım.

Sufi.